Sabır, acı şeyi yüzünü ekşitmeden içmektir. Yani, şikayet ve feryatta bulunmadan, hoşnutsuzluk göstermeden, gelen belâya katlanmaktır.
Sabır, muhalefetten sakınmak, belâların acılığını yudum yudum tadarken, sakin olmak, geçimde fakirlik baş gösterince zengin görünmektir.
Sabır, belâ gelince güzel edeple durmak, şikayetsiz olmak, belâda fânî, yok olmaktır. Sabır, afiyet gibi belâ ile de arkadaş ve dost olmak, onunla bulunmaktır.
Sabretmek, kurtuluşa, başarıya sebep olan güzel huydur. Sabır, peygamberlerin hasletlerindendir. Bunun için atalarımız, (Sabır, acı ise de meyvesi tatlıdır), (Sabır selamettir), (Sabırla koruk helva olur) demişlerdir.
Belâlara sabretmek, kurtuluşa sebeptir. Allahü teâlâ, buyuruyor ki: (Ey Resulüm, kâfirlerin eziyetlerine karşı, ululazm peygamberlerin sabrettikleri gibi sabret ve onlar hakkında azap için acele etme!) [Ahkaf 35]
Bir farzı yapmak veya bir günahtan kaçınmak sabırsız ele geçmez. Çünkü, (iman nedir?) diye sorulduğunda Peygamber efendimiz, (Sabırdır) buyurdu. (Deylemî)
Sabrın büyüklüğü ve fazileti sebebiyle Kur’an-ı kerimde yetmişten fazla yerde sabır ve sabredenlerin verilecek sevaplar bildiriliyor. Allahü teâlâ buyuruyor ki
(Sabredenlerin mükâfatını, yapmakta olduklarının daha güzeliyle vereceğiz.) [Nahl 96]
(Allah sabredenleri sever.) [İmran 146]
(Sabredenlere, mükâfatları hesapsız verilir.) [Zümer 10]
(Sabır ve namaz, yalnız Allahtan korkan müminlere kolay gelir.) [Bekara 45]
(Sabredenlere [lutfumu, ihsanımı] müjdele!) [Bekara 155]
(Eyyubü, [mal ve canına gelen musibetlere] sabredici bulduk. O ne güzel kuldu, hep Allaha yönelir, Ona sığınırdı.) [Sad 44]
Sabrın fazileti o kadar büyüktür ki, Allahü teâlâ, sabrı çok aziz eyledi. Herkes sabır nimetine kavuşamaz. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Sabır, Cennet hazinelerinden bir hazinedir.) [İ.Gazali]
(Eğer sabır insan olsaydı, çok kerim ve cömert olurdu.) [Taberânî]
(İbadetin başı sabırdır) (Hakim)
(Sabrın imandaki yeri, başın vücuttaki yeri gibidir.) [Deylemî]
(Hak teâlâ, sabırlı ve ihlaslı olanı, sorguya çekmeden Cennete koyar.) [Taberânî]
(En hayırlı vasıta sabırdır.) [Hakim-i Tirmizî]
(Allahın yardımı, kulun sabrı ile beraberdir.) [Ebu Nuaym]
(Dünyada veya ahırette özür dilemek zorunda kalacağın söz ve hareketten uzak durmaya çalış!) [Hakim]
(Şu üç kimseye acıyın, merhamet edin! 1- Cahiller arasında kalan âlime, 2- Varlıklı iken yoksul düşen zengine, 3- Çevresinde hatırı sayılırken itibarını kaybeden zata.) [Tirmizî]
(Bir kimse, senin ayıplarını söyliyerek seni kötülerse, sen de onun aybını söyleyerek kötülemeye çalışma! Bunun sevabı senin, vebali de kötü söz söyleyenindir. ) [Nesâî]
(Hoşlanmadığın şeye sabır etmende büyük hayır vardır.) [Tirmizî]
(Kimde şu üç şey varsa, dünya ve ahiretin hayrına kavuşmuş demektir: Kazaya rıza, belâya sabır, rahatlıkta duâ.) [Deylemî]
Peygamber efendimiz, taş kaldırıp kuvvet denemesi yapanlara sordu:
- Bu taşı kaldırmaktan daha zoru nedir?
- Bildir ya Resulallah, dediler.
- Öfkeli iken, öfkesini yener, sonra sabır yolunu tutarsa, sizin en ağır taş kaldıranınızdan daha kuvvetlidir. [T. Gafilin]
Demek ki, belâların nimet olması, o belâya sabretmeye ve Allahü teâlânın gönderdiği kazaya razı olmaya bağlıdır. Belâ gelince feryat eden, önüne gelene Rabbini şikayet eden, nimetten mahrum kalır, azaba layık olur. Belâya sabır, peygamberlerin hasletlerindendir.